Overview

Ayasofya'nın 9 Sırrı - Işık ve Gölge Paktı - Seri II: Karanlığın Yükselişi (Bölüm 4-5-6) İlk kitapta ""Zaman"" ve ""Ruh"" kapılarından geçen hikâye, şimdi çok daha tehlikeli bir eşiğe dayanıyor. Ayasofya'nın taşlarında yankılanan o eski cümle artık bir uyarı gibi duyuluyor: ""Hiçbir mühür sonsuza kadar dayanmaz."" Adrian Kallos, artık yalnızca Vatikan'ın sessiz bir arşivcisi değil; Karanlık Geometri'nin kurucusu Theodoros'un ruhunu içinde taşıyan bir gölgeye dönüşüyor. Roma'dan Londra'ya, Zürih'ten çölün ortasındaki enerji imparatorluklarına uzanan gizli bir ağ kuruyor: bilgiyle, medya ile, enerji hatlarıyla dünyayı saran görünmez bir ""Gölge Tarikatı."" Her yeni halka, insanlığın damarlarına işleyen başka bir gücü ele geçiriyor. ""Işığı unutan her kelime gölgeye döner,"" diyen Theodoros, Adrian'ın dudaklarından konuşurken artık soru tek: Bu beden kime ait? İstanbul'da ise Eleni, Ayasofya'nın kubbesi altında Koruyucularla birlikte sırayla kapıları açmaya devam ediyor. Akıl Kapısı, Denge Kapısı, Ölüm Kapısı... Taşların arasından yükselen semboller, sadece evrenin sırlarını değil, insan ruhunun en karanlık katlarını da açığa çıkarıyor. Eleni, bir yandan dokuz sırrın merkezine yaklaşırken, diğer yandan Adrian'ın içindeki ışığı kaybetmemek için savaşmak zorunda. Çünkü artık biliyor: Bu mücadele yalnızca taşlar, tabletler ve kadim metinler üzerine değil; bir insanın ruhu üzerinde yürüyen bir savaş. Levent, Kael, Selene, Mira, Orion ve diğer Koruyucular, ""Işık gölgesiz kalırsa körleşir, gölge ışıksız kalırsa çürür,"" diyen Gregorios'un sözünü hatırlayarak Ayasofya'nın kalbinde yeni bir denge kurmaya çalışıyorlar. Fakat her açılan kapı, Theodoros'un gölgesini biraz daha güçlendiriyor. Işık ile karanlık arasındaki çizgi inceldikçe, Eleni şu gerçeğin ağırlığıyla yüzleşiyor: ""Belki de en büyük savaş, sevdiğin birini karanlıktan geri çağırmaktır."" Seri II: Karanlığın Yükselişi, trilojinin tam ortasında, hem tarihsel hem psikolojik katmanlarıyla okuru daha karanlık, daha derin bir yere çekiyor. Işık ile gölge, inanç ile şüphe, özgür irade ile kader, Ayasofya'nın kubbesi altında yeniden tartılıyor. Ve her bölüm, yaklaşmakta olan finalin gölgesini biraz daha belirginleştiriyor. Bu kitap, Ayasofya'nın 9 Sırrı - Işık ve Gölge Paktı üçlemesinin ikinci halkasıdır. Dokuz sırrın son üç kapısının açılacağı, ışık ve gölgenin nihai hesaplaşmasının yaşanacağı Seri III çok yakında okurla buluşacak.

Full Product Details

9798232750008

Table of Contents

Reviews

Author Information

Ben, birçok eserimi Wise Man kalem adıyla yazıyorum. Adım Erkan SÜĞÜT. Kendimi ""özgür yazar"" olarak tanımlarım; kalıplara, ezberlere, dayatılmış kurallara pek uymam. Edebiyatı bir kalıba hapseden, duyguyu ölçüye vuran hiçbir fikre yakın değilim. Benim için yazmak, insanın doğasına inmek demektir. Neden bir hayat kadını bir gün bir iş kadını olmasın? Neden bir muhafazakâr kadın bir bilim kadınına dönüşmesin? İdeolojilere değil, doğallığa bakarım ben. Çünkü insan doğasında her şey mümkündür. Dün bir inşaat işçisiydim, bugün kitap yazıyorum. Kalem tutan ellerimin, bir zamanlar kazma kürek tutmuş olması utanılacak değil, gurur duyulacak bir şeydir. Ahlak, toplum düzeni ya da inançlar adına insanı sınırlayan fikirleri benimsemem. Evet, belki alışılmadık bir üslubum var. Belki de bazılarına itici gelebilirim. Ama ben hepimizin içinde o doğal, filtresiz insanı arıyorum. Kelimeyle ölçü yapmam, süslemeyle yarışmam. Ben anlaşılır olmayı seçerim. Çünkü süslü cümle kurmak kimseyi daha iyi niyetli yapmaz. Doğallık, her zaman daha gerçek, daha faydalıdır. 50 yaşındayım. Birçok iş, birçok memleket, birçok insan gördüm. Üç dili çok iyi biliyorum. Evliyim, çocuklarım var. Yazar olmadan önce bir aile babasıyım. Ama yazmaya başladığım anda ne babalık kalır bende, ne Erkan olmak... O anda sadece yazar olurum. Ve yazar, kimliğini değil, gerçeğini anlatır.

Tab Content 6

Countries Available